(Sen) yazdım,
(Sen) çizdim,
(Sen) boyadım!
Sonra karaladım hepsi(e)ni, kaçmaya çalıştım.
İnsan varamıyor kendinden öteye. Kaçtım (sandım) kaçtım. Onca aldığım mesafeye rağmen, sana varamadım, kendimde kaldım.
Olsun! Nasıl olsa sen bendesin ve sen ben yok aramızda...
Ben sevdayı; afacan bir çocuk gibi büyütmüşüm içimde. Büyüdükçe şımarmış, kendini bilmez olmuş büyüdükçe.Kendimde ne varsa, bir ona kattığımdan, ben küçülmüşüm o büyüdükçe. Onu sığdırmışım da ben sığamamışım avuçcacık yüreğime.
İnsan kendinden taşar mı?
Taşmışım...
(Sen) yazmış,
(Sen) çizmiş,
(Sen) boyamışım!
Sonra kovmak istediğimde, yüzsüzlük etmiş, gitmemiş. Terkedilisi değilmiş yüreğimdeki saltanat.
Ben sevdayı, susmuşum. Susunca daha anlaşılır olmuş herşey.
Yangın yeri bakışlar ve gözlerimde bir deniz... Satmışım içimde and olan ne varsa.. Durak bilmez küf kokulu hayatı bir suya sermişim.
Devrilecekmişim sevda denizine. Düşecekmişim.
Onu bile becerememişim.
Ben sevdayı, senin cümlelerinden farklı bilmişim. Sen konuşunca susmuş benim aşkım. Kırılmış içimde ne varsa. Savrulmuş eteklerimde bir hayat. Uçurumlara uzanmış adımlarım, ellerim.
Lakin, sevdalar düşemez, düşünce ölür, ölürse çürür, çürürse unutulur...Unutulsun istememişim.
Seslenmişim, duyulursa:
Bir yanım sen,
Bir yanım deniz,
Bir yanım yokoluş,
Bir yanım bitiş,
Yar!Yetiş...
Ben sevdayı yaşanılısı sanarken, sevda ölünesiymiş... Ya ben öleyim, ya;
Yar!Yetiş...